Kullanım Kılavuzu:
• Sözlükteki kelimelerin tanımlaması için üç farklı renk kullanılmıştır:
kırmızı, siyah ve mavi.
a. Kırmızı kelimeler, fen, sağlık ya da sosyal ayrımı gözetmeksizin
her adayın hazinesinde bulunması gereken türdendir.

b. Siyah kelimelerin büyük çoğunluğu bilim dallarının özel termino-
lojisine aittir. Bu renk kelimelerin ezberlenmesine gerek yoktur.

c. Eşanlamlı kelimeler mavi renge boyanmıştır. Birçok kelimenin zıt
anlamları da verilmiştir.
• Aradığınız kelime, belli bir bilim dalına ait (ezberlenmesi gereksiz)
özel bir terim ise ya da YDS’ye hazırlanan bir adayın çekirdek kelime
hazinesi içinde mutlaka yer alması gereken türden ise (örn: give up:
vazgeçmek; call: aramak, çağırmak; define: tanımlamak), YDS
KELİMELERİ SÖZLÜĞÜ’nde bu kelimeye yer verilmemiş olabilir.
• YDS KELİMELERİ SÖZLÜĞÜ’nde aradığınız bir kelimeyi
Ctrl+F komutu ile bulabilirsiniz.
• YDS KELİMELERİ SÖZLÜĞÜ’nde bazı kelimelerin tanımları iki kez
verilmiştir. Bu tanımlardan biri fiil, diğeri ise isim ya da sıfattır. Bazı
kelimelerin ise birden fazla tanımları vardır.
• Bu sözlükte kullanılan bazı kısaltmalar:
smt: something
smo / smb: someone / something
Lat.: Latince

A

a broad range = geniş bir alan / yelpaze
a case in point = iyi bir örnek
a change of air = hava değişimi
a couple of = birkaç, iki üç, a few
a day out in the country = dışarıda kırlarda
geçirilen bir gün
a desperate situation = vahim bir durum
a far from pleasant place to live = yaşamak için
iyi / hoş bir yer olmaktan uzak
a full recovery = tam bir iyileşme / düzelme
a good many = birçok, hayli, a large number of
a great deal (of) = oldukça fazla, çok, a lot, much,
zıt anl.= a little, a bit
a large number (of) = birçok, hayli, a good many,
a lot (of)
a major step forward = ileriye doğru büyük bir adım
a matter of time = an meselesi
a number of = çok sayıda, (belli) bir miktar, a lot of,
plenty of
a painful cut in pay = maaşlarda büyük bir kesinti
a range of = 1) çeşitli, various; 2) bir dizi, a series of
a series of = bir dizi, a range of
a series of measures = bir dizi önlem / tedbir
a socially minded urban style = sosyal kaygılar
güden bir kentleşme biçimi
a sure sign (of) = (bir şey)’in kesin bir işareti /
göstergesi
a variety of = bir dizi, a range of
a whole range of = her çeşit, her tür, çok çeşitli
a wide range of reasons = çok çeşitli sebepler
A. D. = Milattan / İsa’dan sonra, anno Domini, zıt
anl.= B. C. , before Christ
abandon = bırakmak, terk etmek, vazgeçmek,
discontinue, stop, zıt anl.= pursue, carry on
abandoned = terk edilmiş, boş, (bina için) viran
halde, desolate, zıt anl.= occupied
abandonment = terk etme / edilme, bırak(ıl)ma,
desertion
abate = azal(t)mak, hızını kesmek, die away,
diminish, zıt anl.= amplify, intensify
abbreviation = kısaltma
abdominal fat = karın bölgesindeki yağ
aberrant = sapkın, anormal, abnormal

aberration = anormallik, sapma
ability = yetenek, kabiliyet, capability, capacity,
zıt anl.= inadequacy, limitation
ablution = abdest
abnormal brain scan = beyin taramasında (ortaya
çıkan) anormallik
abnormally = anormal şekilde, alışılmışın dışında,
unusually
aboard = (gemi, uçak, tren gibi taşıtlar için) içine,
içinde
abolish = kaldırmak, feshetmek, cancel
abolition = (ortadan) kaldırma, ilga, fesih,
cancellation, repulsion
abominably = rahatsız edici bir şekilde, dreadfully
abort = çocuk düşürmek, gebeliği sonlandırmak
abortion = kürtaj
abound in / with = (bir şey)’i bolca / çokça
bulundurmak / içermek, be abundant with,
zıt anl.= be lacking, be short of
above all = hepsinden ziyade, en başta, mostly
abrasion = sıyrık, soyulma veya kazınma, aşınma
abroad = yurt dışına, yurt dışında
abrupt = 1) ani, beklenmedik, ani ve kaba, sudden;
2) dik, sarp
abruptly = aniden, birdenbire, ani ve kaba bir şekilde,
suddenly, (The talks ended abruptly when one
of the delegations walked out in protest. =
Delegelerden biri protesto amacıyla salonu
terk edince görüşmeler aniden kesildi.)
absence = yokluk, bulunmama, zıt anl.= presence,
existence
absence of empathy = empati eksikliği (kendini
karşısındakinin yerine koyabilme yetisinin
eksikliği)
absent = namevcut, yok, unavailable,
zıt anl.= present, available
absolute = 1) tam, halis, saf, mutlak, pure,
zıt anl.= imperfect; 2) (bir şey)’in hepsi,
tamamı, complete, zıt anl.= limited
absolute temperature = mutlak sıcaklık (Kelvin
biriminde ölçülen sıcaklık)
absolute zero = mutlak sıfır (0°K’ye ve -273°C’ye
eşit, olası en düşük sıcaklık)
absolutely = tamamen, kesinlikle, totally, definitely

acronym = kısaltma (birkaç kelimenin baş harflerinin
veya ilk hecelerinin birleşmesiyle meydana
gelen kelime; örn. “radio detection and
ranging” ifadesinin kısaltması olarak RADAR
kelimesi)
acropolis = akropol (yukarı kent, bir antik kentin
genellikle yönetimsel / törensel merkezini
oluşturan, yüksek bir tepenin üzerine kurulu
bölümü)
across = 1) karşısına, diğer yakasına, to the other
side of; 2) boyunca, çapında, bir uçtan bir uca,
throughout
act = 1) yasa; 2) (tiyatroda) perde; 3) hareket, eylem
act as = (bir şey) gibi / (bir şey)’e benzer şekilde
davranmak, (bir şey) görevi görmek, (bir
şey)’in görevini üstlenmek
action = 1) hareket, eylem, zıt anl.= inaction; 2) etki,
efffect
activation = harekete geçirme
active metal = aktif metal (kimyasal tepkimelere
kolaylıkla giren metal)
activity = faaliyet, etkinlik
actually = aslında, gerçekten, aslına bakılırsa, as a
matter of fact, to tell the truth, in fact
actuate = harekete geçirmek, çalıştırmak, activate
acute = 1) ağır, vahim; 2) akut, hızlı seyreden /
gelişen (hastalık)
acute viral hepatitis = akut viral hepatit (hepatit
virüslerinden herhangi birinin sebep olduğu,
hızlı seyreden hepatit)
adapt to = (bir şey)’e adapte etmek, uyarlamak,
intibak etmek, adjust, accommodate, zıt anl.=
dislocate
adapt oneself to = kendini (bir şey)’e adapte etmek /
uyarlamak, get used to
adaptation = adaptasyon, uyum
adaptive = uyum gösterme ile ilgili, uyumsal
add to = (bir şey)’e katkı sağlamak
add up to = toplam olarak (bir değer) etmek
added bonus = bir başka avantaj
addendum = (çoğul: addenda) ek, ilave
addicted to = (bir şey)’e bağımlı
addictive = bağımlılık yapan
additional = ek, fazladan, extra
additionally = ek olarak, in addition, also
additive = katkı maddesi
address = (bir şey)’e değinmek, (bir şey) ile
uğraşmak, point (to), deal with, handle
adenosine triphosphate = adenosin trifosfat (kas
dokusunda bulunan ve hücresel reaksiyonlar
için temel enerji kaynağı sağlayan nükleotid),
ATP

0 0 oylar
Article Rating