1. GİRİŞİMCİLİK VE GİRİŞİMCİLİKLE İLGİLİ KAVRAMLAR
Giriş
“Girişimci” kelimesi, hem günlük hayatta hem de ekonomi ve işletme yönetiminde sıklıkla kullanılan bir terimdir. Girişimci teknik tanımla üretim faktörlerini bir araya getirip organize ederek mal veya hizmet üretimine dönüştüren ya da dönüştürülmesini sağlayan kişidir. Daha genel bir tanımlamayla ise girişimci, belirli proje tekliflerini üstlenerek, girişimciliğin doğasını anlayan ve gelişime açan insan demektir. Bu açıdan girişimcilik faaliyeti, girişimcinin yaptığı iştir (Apak, Taşcıyan ve Aksoy, 2010:13). Buradan hareketle birinci bölümde girişimcilik ve girişimcilikle ilgili kavramlar ile girişimcilik ve girişimsel düşüncenin temel özellikleri açıklanacaktır.
1.1. Girişimcilik Kavramı ve Kapsamı
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte girişimcilik, insanın düşünsel emeğinin ekonomik değerlere dönüşmesi olarak ifade edilmekte ve üretim faktörleri arasında yer almaktadır. Basit anlamıyla girişimcilik, bir faaliyeti ya da işletmeyi kâr amacıyla kullanmak olarak tanımlanır. Daha geniş anlamıyla girişimcilik; piyasa koşulları içinde, yatırılacak sermayeye en yüksek geliri sağlayacak mal ve hizmetlerin üretimini öngören ve bu amaçla sermayenin üretim sürecine katılma faaliyetidir. Girişimcilik ile ilgili olarak yapılan tanımlamalarda en çok rastlanan anahtar sözcükler şunlardır:
- Başlatma/bulma/yaratma
- Yeni işletme
- Yenilik/yeni ürünler/yeni pazar
- Fırsatların peşinde koşma
- Risk alma/risk yönetimi/belirsizlik
- Kâr arzusu/kişisel fayda
- Üretim yolları ve kaynaklar
- Yönetim
- Değer yaratma
- Büyüme arzusu
- Girişim
- Değişim yaratma
- Sahiplik
- Sorumluluk/Yetki
- Strateji oluşturma
Girişimciliğin tanımı ilk kez, 18. yüzyılın başlarında Fransa’da yaşayan İrlandalı ekonomist Richard Cantillon tarafından yapılmıştır. Bu tanımda girişimci, henüz belirginleşmemiş bir bedelle satmak üzere üretim girdilerini ve hizmetlerini satın alan ve üreten kişi olarak ifade edilmiştir. Jean Baptiste Say tarafından da geliştirilerek, girişimcinin risk üstlenme kadar üretim girdilerini örgütleme ve yönetme niteliğine sahip olması gereği üzerinde de durulmuştur. Girişimcinin yenilikçi ve dinamik olma özelliğini ise ekonomik kalkınmada, insan kaynaklarının temel yapı taşlarından birisi olarak ilk kez vurgulayan ve gündeme getiren Joseph A.Schumpeter’ dir. Schumpeter’e göre girişimci, toplumda değişimi yaratacak kişi ve kurumlar olarak tanımlanmaktadır.
1.2. Girişimcilikle İlgili Kavramlar
Genellikle sermayedar, işveren, patron, lider, yönetici kavramlarının girişimcilikle karıştırıldığı görülmektedir. Girişimci faaliyetlerini sürdürürken birden fazla role sahip olabileceği gibi tek bir kişi de olabilmektedir. Ayrıca girişimcilikle bağlantısı olan bu kavramlar çağın ve işletmenin içinde bulunduğu koşullar ve kişinin sahip olduğu özelliklere bağlı olarak değişebilmektedir.
Sermayedar: Sermayedar, sermayeye sahip olan ve bunu bizzat yatırım yaparak değerlendiren veya gerektiğinde gereksinim duyan kişilere borç vererek veya hisse senedi satın alarak, ortaklık kurarak sunan kişidir. Genelde buna gereksinimi olan kişiler girişimcilerdir. Uygulamada sermayedar kendisi yatırıma giriştiği ve işletme kuruculuğu yaptığından, girişimci ile karıştırılır. Oysa girişimcilik, risk alabilme, dinamizm, yaratıcılık vb. nitelikler gerektirir. Her sermaye sahibinde bu niteliklerin bulunması beklenemez. İstikrarlı bir gelişme sağlayan kazanç onun için yenilik yaratmaktan, riske girmekten, yeni başarılar peşinde koşmaktan daha cazip olabilir (Müftüoğlu, 2001:11).
Diğer taraftan girişimci olabilmek için para sahipliğinin gerekli ve yeterli tek şart olarak görülmesi de yanlış bir düşüncedir. Girişimci başkasının ya da başkalarının parasını da değerlendirebilen kişidir. Girişimcinin toplumsal fonksiyonu da burada yatmaktadır (Özkul, 2008:9-10).
İşveren-Patron: Duruma gore girişimcilik, sermaye sahipliği ve yöneticilik kavramlarının hepsini birden içeren bir anlam kazanmakla birlikte, günlük dilde esas olarak bir ticari ya da sinai işletmenin sahibi, işveren olarak da kullanılabilmektedir. Yani birine veya birilerine iş sağlayan, dolayısıyla onların bağlı olduğu, onlar hakkında karar verme yetkisine sahip kişi anlamıyla yüklüdür (Müftüoğlu ve Durukan, 2004:9-10).
İşveren ya da patron aynı zamanda girişimci de olabilir. Ancak tüm girişimciler patron değildir. Örneğin sadece işletme sahibinden oluşan tek kişilik işletmelerde işletme sahibinin girişimci olmasından söz edilemez. Ancak üst düzey yöneticiler ve işveren patron olarak nitelendirilebilir (Müftüoğlu, 2001:11).
Lider: Liderlik, bir grup insanı belirli amaçlar etrafında toplayabilme ve bu amaçları gerçekleştirmek için onları harekete geçirme bilgi ve yeteneklerin toplamıdır. Bu fonksiyonu yerine getiren kişi ise liderdir. Liderlik vasıflarına sahip olmak, ancak onları uygulayamamak mümkündür. Farklı insanların hayatlarında bu vasıflar çeşitli durumlarda ortaya çıkabilir. Uygulamada liderlik, çevreden ve çevrenin sunduğu fırsat ve sınırlamalardan etkilenir.
Liderler ve girişimciler birbirlerine oldukça benzerler. Liderlik de girişimcilik gibi doğuştan gelen bir özelliktir ve ikisinin de takipçileri vardır. Liderlerin pes etmemeleri ve başarıyı sonuna kadar kovalamaları girişimciler için önemli bir özelliktir. Hedefleri takip etmek, karar verebilmek ortak özellikleridir. Liderlerin insanları etkilemedeki başarıları, beden dillerini kullanmaları girişimcileri başarılı kılacak diğer etkenlerdir.
Liderler ve girişimciler arasındaki temel farklılık ise, girişimciler genel olarak bir işin başlangıcına öncülük ederken, liderler ise bu işin gelişimine ya da büyümesi üzerine daha çok odaklanırlar (Apak, Taşcıyan ve Aksoy, 2010:22).
Yönetici: Küçük işletmelerin çoğunda, girişimci birden çok rolü gerçekleştirmektedir. Buralarda girişimci hem patron hem de yöneticidir. Sahiplik ve yöneticilik işlevlerini tek başına yerine getirirken girişimcinin bu iki konuda da başarılı olması gerekmektedir. Girişimci ile yöneticilerin sahip olduğu nitelikler arasında önemli farklar vardır. Bu temel farklar, içgüdü ve duygusal yönelim, analitik yönelim, kişisel yönelim ve yapısal konumdan kaynaklanan farklar olmak üzere dört ana başlık altında toplanmaktadır (Çetin, 1996:32).
Tablo 1: Girişimci ile Profesyonel Yönetici Arasındaki Temel Farklar
1.3. Girişimcinin Temel Özellikleri
Girişimci, talebi olan bir mal ya da hizmeti ortaya çıkarıp söz konusu mal veya hizmeti üretmeye çalışan ve kendi yeteneklerini kullanarak öncülük yapan kişidir. Bir üretim yapabilmek için, doğal kaynaklar, sermaye ve emek gibi üretim faktörlerinin bir araya getirilmesi söz konusudur. Bu faktörleri harekete geçiren dördüncü faktör ise girişimcidir. Dolayısıyla girişimci üretimi gerçekleştirmek için bu faktörleri bir araya getiren, kuran ve kendi yeteneklerini ortaya koyan, kâr amacı güden ve girişiminin sonucunda doğabilecek tüm risklere katlanan kişidir. Girişimcinin her zaman sermayenin sahibi olması gerekmez. Bu durumda sermaye sahibinin üretimden aldığı pay faiz olurken girişimcinin payı kâr olacaktır. Girişimcinin özellikleri şunlardır:
- Organizasyon becerisine sahip olması
- Atıl kaynakları değerlendirmesi
- Risk alması
- Fırsatları görebilmesi ve değerlendirebilmesi
- İhtiyatlı araştırmalar yapmaktan ziyade dinamik olması
- Değer yaratması
- Oyunun kurallarını baştan yazması
Girişimci ile ilgili olarak yapılan tanımlarda dört temel unsura dikkat çekilmektedir. Bu unsurlar şunlardır;
Yaratım süreci: Yatırıma konu olan şeyin geliştirildiği kitle için bir değer ifade etmesi gerekmektedir.
Çaba harcanması: Yeni bir ürünün/hizmetin ortaya konulması amacıyla belirli bir zaman ve çabanın harcanmasıdır.
Risk: Girişimci faaliyette bulunduğu alanda belirli riskleri üstlenmek durumundadır.
Getiri: Girişimci olmanın sağlayacağı ödüllerdir. Buradaki en önemli ödül değer yaratmaktır, kâr sonrasında gelmektedir. Girişimci düşünce, bir fırsatı değerlendirmek, bir iş fikrini tanımlamak, gerekli kaynakları bulmak, daha sonra bir girişimi faaliyete geçirmek ve sonuçlarını almak için gerekli olan tüm süreçleri yerine getirmek olarak tanımlanabilir.
1.4. Girişimcinin Temel Fonksiyonları
Üretimi Organize Etme ve Sağlama: Girişimciler rekabetçi bir ortamda ayakta kalabilmek için fiyatlarını ayarlamakta ve ürün kalitelerini artırmaktadır. Rekabetçi bir ortam, üretimi verimli bir şekilde sağlama zorunluluğu getirmektedir. Girişimciler rekabetçi bir ortamda pazar paylarını artırabilmek için mevcut ürünlerini geliştirmek durumundadır. Rekabet ortamı, girişimcileri düşük fiyatla kaliteli mal ve hizmet üretmeye, maliyetlerini düşürmeye ve ürün çeşitlerini artırırken toplumun ihtiyaç yapısına göre üretim yapmaya teşvik etmektedir.
Ürün Çeşitliliği Sağlama: Dünyada yaşanan değişimin ekonomik boyutları küçük işletmelerin de değişen yeni şartlara uyum sağlama sürecine girmesine neden olmaktadır. Artan rekabet koşulları nedeniyle girişimciler ürün çeşitlendirme ve uzmanlaşma ihtiyacı duymaktadırlar. Değişen koşullara ayak uydurulması işletmelerin temel amaçlarından biri olan süreklilik varsayımının da bir gereğidir. Küçük işletmeler daha az yatırımla daha çok üretim ve ürün çeşitliliği sağlama potansiyeline sahiptirler.
İstihdam Yaratma: Avrupa Birliği’nde (AB) yaşanan işsizlik sorunları araştırılırken Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yaratılan istihdamda girişimciliğin çok büyük katkısı olduğu görülmüştür. Rekabet, girişimcilerin tüketicinden gelen talep ve beklentileri karşılayacak şekilde üretmesini ve yatırım yapmasını, dolayısıyla ekonomik kaynakların etkin tahsisini sağlar. Büyük ölçekli işletmelerin ekonomideki ağırlıkları 1970’lerden sonra karşılaşılan birçok sorun yüzünden gittikçe azalmaya başlamıştır. Bu işletmelerin karşılaştıkları en önemli sorunlar, küresel rekabetin artması ve hızlı teknolojik değişmelere ayak uydurulamamalarıdır. Bu nedenle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler istihdam açısından ilgi odağı olmaya başlamıştır.
Yeni Pazarlar ve Yeni Satış Yöntemleri Yaratma: Gelişen teknolojiyle birlikte yenilik yaratan girişimciler, yarattıkları yeni ürünlerle yeni pazarlar yaratmaktadırlar. Girişimcilerin geleneksel ticaret şekillerinden çıkarak yeni yöntemleri tümüyle benimsemesi, piyasa koşullarını zorlaması ve mevcut iş yapma kültürünü değiştirmesiyle özellikle son yirmi yılda küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ), üretimde, rekabette, yeni iş yaratma ve toplumsal bütünleşmenin sağlanmasında yeniden öne geçmeye başlamıştır. Yeni bir pazarlama ve üretim yöntemi olan elektronik ticaret, 20. yüzyılın son döneminde bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı değişim ve gelişmelere paralel bir şekilde ve giderek artan ölçüde dünya genelinde tartışılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaya başlamıştır. Bilgi ve iletişim maliyetlerinin düşürülmesi, pazara giriş kolaylıklarının ve rekabetin arttırılması; elektronik olarak ticareti yapılan mal ve hizmetlerin çeşitlenmesine, kalitesinin yükselmesine ve fiyatlarının düşmesine neden olabilecektir.
Sermaye Birikimi Sağlama: Yeni girişimler yaratılması yoluyla ekonomide artan çıktı miktarı, endüstrinin büyümesine ve kârların artmasına yol açar. Bu kârların da yeniden yatırımlar için kullanılması ile yeni istihdam alanları ve sermaye birikimi sağlanır. Girişimciliğin sermaye birikiminin sağlanması ile birlikte önemli bir işlevi de sermayenin tabana yayılmasının sağlanmasıdır. Ülkede yeni girişimcilerin ve iş olanaklarının yaratılması, gelir dağılımının da dengeli olmasını sağlayacak önemli bir araçtır.
1.5. Girişimci Düşünce
Girişimcinin, toplumun mevcut ve olası gereksinimlerini belirleyerek kendi sezgi ve deneyimlerinden hareketle geleceğe yönelik kararlar alması onun ileriye dönük kişiliğinin göstergesidir. Davranışsal olarak girişimcilik kavramı, bir fırsatı değerlendirmek, bir iş fikrini tanımlamak, gerekli kaynakları bulmak, daha sonra bir girişimi faaliyete geçirmek ve sonuçlarını almak için gerekli olan faaliyetler bütünü olarak tanımlanabilir. Girişimci düşüncenin dört ana bileşeni vardır. Bunlar (Başar, Tosunoğlu ve Demirci, 2001:89) ;
- Yenilikçilikçi ve Yaratıcı Olma
- Risk Alma
- Öncü Olma
- Rekabetçi Düşünme
Yenilikçi ve Yaratıcı Olma
Yenilikçi ve yaratıcı olma; problemlere ve ihtiyaçlara yaratıcı, alışılmamış ve yeni çözümler aramayı ifade eder. Bu çözümler, yeni ürün ve hizmetler, yeni teknolojiler veya üretim süreçleri kullanılması şeklinde tanımlanabilir. Girişimci, yaratıcı yıkıcılık görevini yerine getirmektedir. Bir diğer deyişle girişimci, geleneği yıkarak yeniyi yaratır. Girişimci, bağımsız düşünebilen, esnek, yaratıcı, kendine güvenen, dayanıklı ve ısrarcı olmalıdır. Küreselleşme ile birlikte iş dünyasında hâkim olan düşünce yenilikçi üretim olmuştur.
Yaratıcı ve yenilikçi olması, yeni fikirleri geliştirmesi ve bu fikirleri uygulamaya koyması girişimciyi diğerlerinden farklı kılan en belirgin özelliklerdir. Söz konusu nitelikler girişimcinin her şeyden önce beklentilerine uygun düzeyde risk üstlenen kişi olduğunu da göstermektedir.
Girişimci, eskinin yerine yeniyi, bazı durumlarda da tamamıyla bilinmeyen yeniyi getirdiği için geleneksele bağlı olanların direncini kırmak zorundadır. Girişimci, değişimi normal ve yararlı görür. Schumpeter’in söylediği gibi girişimci, yaratıcı yıkıcılık görevini yerine getirmektedir. Bir diğer deyişle, girişimci, geleneği yıkarak yeniyi yaratır. Zor olan değişimi yenmek için girişimci, hem üretim hem de kullanım aşamasında karşılaşabileceği dirençleri iyi hesaplamak ve onları aşmaya yönelik çabalar göstermek zorundadır. Eskiyi çok iyi tanımak ve yeninin özelliklerini çok iyi anlatabilmek gereklidir. Bu ise, çok yönlü düşünebilmeyi, yeninin kabul edilmesini sağlayacak ikna gücüne sahip olmayı ve iyi iletişim kurmayı gerektirmektedir. Girişimci, bağımsız düşünebilen, esnek, yaratıcı, kendine güvenen, dayanıklı ve ısrarcı olmalıdır.
OECD’ye göre yenilikçilik; süreç olarak bir fikri pazarlanabilir bir mal ya da hizmete, geliştirilmiş bir imalat ya da dağıtım yöntemine ya da yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürmektir.
Avrupa Birliği ise bu tanıma daha geniş bir çerçeve çizmektedir:
- Ürün, hizmet ve ilgili pazarların kapsamının genişletilmesi ve yenilenmesi
- Yeni üretim, dağıtım ve arz yöntemlerinin kurulması
- İşgücünün yeteneğine, çalışma koşullarına, iş organizasyonuna ve yönetimine değişiklikler sunulması.
Yeniliklerin en önemli koşullarından biri, bir organizasyonda (devlet ya da işletme) yenilikçilik kültürü yaratabilmekten geçmektedir. Toplumların ya da işletmelerin gelecekte kendilerine sağlam bir yer edinebilmeleri yenilikçiliği bugün devlet ya da işletme bünyesinde sistemleştirmelerine bağlıdır.
Risk Alma
Girişimcilerin risk üstlenme şekli, katma değer üretme sürecini etkileyen önemli bir davranış türü olmaktadır. Risk üstlenme sürecinin belirleyicileri, yaratma ve fırsat boyutu, gerçek ve algılanan değer, girişimcinin kişisel becerileri ve hedefleri ile uygunluk ve rekabet alanının farklılığıdır. Girişimci risk üstlenirken teknolojik değişim, pazar yapısı, kamusal düzenlemeler ve rekabet türü gibi konulara dikkat etmelidir.
Öncü Olma
Öncü olma, uygulama ile ilişkili bir kavramdır. Başkalarını takip etmek yerine, yenilikçi fikri zaman kaybetmeden, rakiplerinden daha fazla vizyon sahibi olduğunun bilinciyle sorumluluk üstlenip, gerekli kararları alarak harekete geçmektir. Yeni süreçler yaratma ve fırsatları belirleme yeteneği önemli olmakla birlikte, bir kişinin ya da işletmenin girişimci olarak kabul edilmesi için yeterli değildir. Yenilikçi düşünürlerin birçoğu fikirlerini eyleme dönüştürememiştir. Bu nedenle girişimci olabilmek için belirlenen fırsatların, bir iş planına dayandırılarak eyleme dönüştürülmesi gereklidir.
Rekabetçi Düşünme
Rekabet, gerek işletmeler gerekse de tüketiciler açısından sağlıklı bir piyasa ortamı yaratır. Rekabet, girişimcilerin piyasada tutunabilmeleri için kaliteli ürünler üretmelerine, verimli çalışmalarına ve tüketici yönlü olmalarını sağlar. Gerek yeni bir firma kurma, gerek mevcut bir firmayı yeniden yönlendirme (örneğin, işletmenin başka birine devrinden sonra) yolundaki yeni girişimler verimliliği yükseltebilir. Bu tür girişimler rekabet baskısını artırarak diğer firmaları etkinliklerini iyileştirmeye ya da yeniliklere gitmeye zorlamaktadır. İster organizasyonda ve süreçlerde, ister ürün ya da hizmetlerde isterse de pazarlarda olsun, firmaların artan etkinliği ve getirdikleri yenilikler, bir bütün olarak ekonominin rekabet gücünü artırmaktadır. Bu süreç, daha fazla seçenek ve daha düşük fiyatlarla tüketicilere de fayda sağlamaktadır.
1.6. Türkiye’de ve Dünyada Girişimcilik
Girişimcilik kavramına, dünya genelinde ve dünyadaki gelişimi açısından bakıldığında, gelişmiş ülkelerin ekonomik gelişme süreçlerinde girişimcilik faktörünün etkili olduğu görülmektedir. Örneğin, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya’da başlayan hızlı ekonomik kalkınma hareketinin motor gücünü KOBİ’ler oluşturmuşlardır. 1970’li yıllardaki kriz sonrasında yapılan bilimsel çalışmalarda ABD’nin krizden en az düzeyde etkilendiği görülmüştür. Bu durum 1960’lı yılların sonuna kadar devam eden büyük şirketler kurma eğiliminin, bu yıllardan sonra küçük işletme sayılarındaki artışla yer değiştirmesine sebep olmuştur. ABD’nin krizden daha az etkilenmesinde ticaret ve sanayide küçük ve orta büyüklükteki işletmelere verilen önemin büyük etkisi olduğu belirtilmektedir. 1988 yılından itibaren ABD’deki büyük ölçekli firmaların yaklaşık üçte bire varan oranda küçüldüğü görülmüştür (Müftüoğlu vd., 2004:129).
Gerçekten farklılaşan ve sürekli değişen ihtiyaçlar ve istekler, esnek ve dinamik bir üretim işleyişini gerekli kılmaktadır. Bu da optimum üretim ölçeği küçültülmüş, yönetim ve denetim işlevleri etkinleştirilmiş, pazara uyum yetenekleri arttırılmış küçük ve orta büyüklükteki işletmelerle mümkün olabilmektedir. Özellikle son 10 yılda Japonya ve ABD gibi nispeten geniş bir küçük işyeri sektörüne sahip olan ülkelerde, örneğin İngiltere gibi küçük işyeri sektörünün daha sınırlı olduğu ülkelere nazaran daha hızlı büyüme görülmesi de bunun kanıtı olmaktadır (Müftüoğlu vd., 2004:129).
Gelişmiş ülkelerde girişimciliği yaygınlaştıran koşullar girişimciyi ve girişimi doğrudan etkilediklerinden önemli unsurlardır. Ancak girişimciliği yaratan bu koşulların belirlenmesi ve ölçülmesi oldukça zordur (Müftüoğlu vd., 2004:129).
Gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde girişimciliği etkileyen koşullar; finansal koşullar, ticari ve hukuki altyapı, eğitim, fiziksel altyapıya erişim, devlet politikaları ve programları olarak sınıflandırılmaktadır (Müftüoğlu vd., 2004:129).
Bunlardan finansal koşullar içerisinde önemli olan konu, girişimcilerin faaliyetlerini nasıl finanse ettikleridir. Girişimciliğin gelişmesine ortam hazırlayan ticari ve hukuki bir yapının varlığı genel olarak, şirketlere yönelik mevzuatlarda ve çalışma yasalarında yapılan düzenlemelerle sağlanmaktadır. Bunlara ilave olarak, girişimcilik eğitimi ise bireylerin başarılarını önemli ölçüde arttıran faktörlerden bir tanesidir. Girişimciliği etkileyen koşullardan fiziksel altyapıya erişim ise, girişimcilerin özellikle işletmelerini kurma aşamasında aldıkları desteklerdir. Ayrıca gelişmiş ülkelerde piyasa ekonomisi düzeni altında girişimciliğin devlet tarafından çeşitli şekillerde desteklenmesi ve girişimcilere bu konuda çeşitli kolaylıklar sağlanması da girişimciliği etkileyen önemli koşullardan bir tanesidir (Müftüoğlu vd., 2004:131).
Girişimcilik bir ülkede demokratikleşmenin kilit taşlarından biridir. Serbest piyasa ekonomisi uygulanan ülkelerde girişimcilik vazgeçilmez bir unsurdur. Çünkü girişimcilik ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için son derece gereklidir. Dinamik, yenilikçi ve yaratıcı yapıları ile girişimciler, toplumdaki iş gücü ve sermaye kaynaklarının üretime dönüşmesini sağlarlar. Girişimciler ürettikleri mal ve hizmetler sayesinde toplumun refah düzeyinin yükselmesinde önemli rol oynarlar.
Türkiye’de girişimcilik konusunun özellikle 1980 yılından itibaren önemli gelişmeler kaydetmeye başladığı görülmektedir. Bu gelişme de 24 Ocak 1980 kararlarıyla yürürlüğe konulan ekonomik gelişme konusundaki strateji değişikliği önemli bir yer tutmaktadır. Bilindiği üzere Türkiye 24 Ocak 1980 kararlarıyla ithal ikamesine yönelik kalkınma stratejisini terk ederek serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde ihracata yönelik kalkınma stratejisine geçmeye karar vermiştir. Bu strateji değişikliğine paralel olarak serbest piyasa ekonomisi sistemini ve bu sistemin en önemli aktörleri durumunda olan girişimciliği ve özellikle ihracata yönelik girişimciliği destekleme politikaları devreye sokulmuştur. Bu alanda, aradan geçen 24 yıllık sürede ülkemiz olumlu ve olumsuz, başarılı ve başarısız tecrübe ve gelişmelere sahne olduktan sonra bugün belirli bir yere gelinmiştir. Hayali ihracat ve köşe dönme gibi gerek ekonomik ve gerekse etik açıdan olumsuz tecrübelerden sonra, özellikle Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girişinden sonra ve son ekonomik krizde (2001 krizi) Türk girişimcileri oldukça başarılı bir sınav vermişlerdir. Bu olumlu gelişme ihracat alanında daha belirgin olarak kendisini göstermiştir (Müftüoğlu vd., 2004:163).
Ülkemiz açısından girişimciliğin önemi aşağıdaki gelişmelerden kaynaklanmaktadır;
- Etkin girişimcilik faaliyetleri sağlıklı bir özelleştirme için zorunludur.
- Kamu personelinin ücretlerinin artışı, söz konusu personelin bir kısmının girişimci olarak işten ayrılmalarına bağlıdır.
- Kamu hizmetlerinin kalitesinin artırılması girişimciliğin artmasına bağlıdır.
- Yeni teknolojik gelişmeler girişimcilerle birlikte oluşacaktır.
- İşsizlikle mücadelenin en etkin yolu mevcut ve potansiyel işgücünün kendi işyerlerini bulmasıdır.
- Ülke kalkınmasıyla ülkede potansiyel girişimcilerin desteklenmesi hayati rol oynar.
- İnsanlar, kendi işyerlerinin sahibi olduklarında daha verimli çalışırlar.
Tipik Türk girişimci özellikleri ise şöyle sıralanabilir;
- Girişimcilik, yöneticilik ve mülkiyetin işletme sahibinde bütünleşmesi
- İşletme sahiplerinin genellikle mühendis, teknisyen ya da usta kökenli kişilerden oluşması
- Girişimcilerin en önemli hataları genellikle ekonominin büyüme döneminde yapmaları
- Ülkemizde kurulan işletmelerin büyük çoğunluğunun yaşam süresinin, kurucusunun yaşam süresiyle sınırlı kalması, aile işletmeciliğinin yaygın olması
Son yıllarda ülkeler arasında işbirliği, hızlı teknolojik gelişmeler, üst düzey yönetim modellerinin gelişmesi, bilgi yönetimindeki gelişmeler, tamamlayıcı stratejiler, KOBİ’lerin uluslararası alanlara açılma faaliyetleri ve ortak girişimcilik faaliyetlerinin artması, uluslararası girişimcilik konusunun gündeme gelmesine yardımcı olan faktörlerdir. Uluslararası girişimcilik faaliyetlerini etkileyen faktörler şunlardır:
- Ülkelerin politik durumu ve hükümet yapıları
- Ülkelerin makroekonomik şartları
- Ülkelerin para politikaları
- Ülkelerin ithalat düzenlemeleri
- Ülkelerin vergi yapıları
- Ülkelerin altyapı şartları
Bir girişimcinin uluslararası pazarlarla ilişkide olmasının dört yolu vardır:
- İhracat
- Ortak girişimler
- Doğrudan yabancı yatırımlar
- Lisans anlaşmaları
Uluslararası girişimciliğin temel aşamaları ise aşağıdaki gibidir:
- İşin yapısının belirlenmesi
- Pazarın ve tüketici yapısının belirlenmesi
- Üretim ve dağıtım aşamalarının planlanması
- Başka girişimlerle işbirliği
Bölüm Özeti
Girişimcilik; piyasa koşulları içinde, yatırılacak sermayeye en yüksek geliri sağlayacak mal ve hizmetlerin üretimini öngören ve bu amaçla sermayenin üretim sürecine katılma faaliyetidir. Genellikle sermayedar, işveren, patron, lider, yönetici kavramlarının girişimcilikle karıştırıldığı görülmektedir. Girişimci faaliyetlerini sürdürürken birden fazla role sahip olabileceği gibi tek bir kişi de olabilmektedir. Girişimcinin temel özellikleri organizasyon becerisine sahip olması, atıl kaynakları değerlendirmesi, risk alması, fırsatları görebilmesi ve değerlendirebilmesi, ihtiyatlı araştırmalar yapmaktan ziyade dinamik olması, değer yaratması ve oyunun kurallarını baştan yazması şeklinde sıralanabilmektedir. Girişimcinin temel fonksiyonları ise üretimi organize etme ve sağlama, ürün çeşitliliği sağlama, istihdam yaratma, yeni pazarlar ve yeni satış yöntemleri yaratma, sermaye birikimi sağlama şeklinde özetlenebilir. Girişimcilik faaliyetinin eyleme dönüşmesini sağlayan girişimsel düşüncenin ise dört ana bileşeni vardır. Bunlar yenilikçilikçi ve yaratıcı olma, risk alma, öncü olma ve rekabetçi düşünmedir.